Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

25 Haziran 2011 Cumartesi

sonunu düşünmeye gerek yok sonu baştan belli hikayenin

Güneşin kavuran ayları kurutmuş kalemimin ağaç gövdesini demek, yağmurun sesini duyunca peyda oluverdi kelimeler, dallarında açan meyveler gibi döküldü sayfalara... Defterimin beyaz yapraklarıyla oynaşan çapkın rüzgarlar da çıkmış gecenin ortasından. Kokusunu almışlar hüznün toplaşmış, tepemde birikivermiş soğuk görüntüsüne rağmen kalbi hassas bulutlar. Ansızın gelen misafirler gibi ama avutmak niyeti var gözlerinde besbelli, dokunsam ağlayacaklar benim gibi; zaten gülen yüzüme rağmen içimde taşıdığım kedere benzer, herşeye rağmen bulut işte belli etmese de bağrında hep yağmuru taşır... dertleri belli, içlerindeki ince sızıları dökmek çabasındalar aynı kederli gecemize. Gözyaşlarımı saklamak için bahenesine bakın yağmurların güya severlermiş saklanbacı... Hep derim zaten vefalı dosttur geceler, sırdaştır damlalar, yüksekten düşerler korkmadan değdi mi toprağa nefes, cana can verirler hasretle beklenen sevgilinin pişmanlığıyla geldiği gün gibi...Geceleri penceremden bakarken  küçük arka bahçemize, ağacın yapraklarını sarıya boyayan sokağın lambasına rağmen yeşili görebilmek, sarı kaldırımların aslında kasvete boyanmış bir rengi olduğunu bilmek, herşey karanlıkken gökyüzünün mavisini görmek, kocaman bulutların arasında yıldızların olduğunu sonra yüzü pencereme dönük her yapının renklerini ezbere sıralayabilmek işte böyle bişey sevmek böyle bişey karanlığın arkasında saklansa bile gerçeği görebilmek. Geceye birlikte bakan yürekler oldukça güneşi belemeye gerek yok zaten. Güneşi beklemek zamanı ötelemek ya çok geç olursa, hem güneşin doğuşuna kadar harcanacak zaman olur mu sevdanın sancısı vurmuşsa yüreğe. Giriş çoktan bitti bi kaç ucuz cümle ile. Ben görmek için rengini gecede kaldım sen gündüzlere yürüdün böle gelişti paragraf okuduğun bu satırlarda son mu? Tabiki ayrılık...

Başımızın üstünde yer edinenler...