Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

27 Şubat 2011 Pazar

"GECE"

Neden siyah diye sordu? Geceyi severim, geceler karadır dedim. Neden gece diye sordu, bu sefer sustum gözlerine baktım. Gözlerinin rengi siyah dedi, suskunluğumu emanet ettim avuçlarına. Israr etti, neden gece? Kafamı kaldırdım karanlığa baktım gece mahremdir dedim, gecede sırlarım var benim gece sessizdir yüreğim gibi. Her gece bir dilektir, gökyüzünde kayacak bir yıldızı umutla beklemektir. Gece gündüzlere benzemez üretkendir her gece ayrı bir düşünceye gebedir. Gece gelecek bir günü beklemenin heyecanını taşır hep dedim. Başı omuzlarıma düşmüştü ses etmedim gözlerimden yaşlar döküldü geceye bide ona armağan ettim. İşte o zaman kömürün karasının renginde yüreğimin yası aşkla buluştu anladım ki acı çekmek sana varmaktan daha güzel bir duyguydu. Sessizliğin ağır bir çığlığı vardır, kulakları sağır eder işte ben gecenin o sessizliğiyle kendi feryadımı yarıştırırdım. Ben gecelere yenildiğim zamanlarda gücümü törpüledim, acılarımı biledim karanlıkta görmeyi öğrendim, beni korkusuzlukla beslerken ana belledim geceyi ve seni de bir gece o vakti sever gibi sevdim, karanlığıma ışık oluşunu en çok da iki gözüm oluşunu sevdim. Suretine söylediğim cümleleri tartıştım yüreğimde. Sen öyle emanetken siyaha geçmişin sandığından çıkardım küflü sözleri. “yalnızlığı severim en çok bide sessizliği ve bu ikisini birleştiren geceyi de.” Ne kadar garip oysa şimdi ağırlığını tartan vücudumda hissederken başını ne yalnızlık vardı ne de sessizlik ama ben hala sevmekteydim şeb zamanını. Meğer geçen her geceden sakınmışım seni, yalnızlıktan bir kalkan yapmışım ve yüreğimden konuşmuşum seninle şimdi anladım. Bilmediğim bir parçanın tanıdık notaları gelir kulağıma, soğuk yatağa her değişinde tenim annemin o güzel ninnisini söyler gece bana. Gözlerimi dikerim karanlığa ve beklerim sessizce sevdiklerimin gelişlerini, ve her defasında aynı sarsılmaz inancı hissederim yüreğimde hayallerin gerçekleşeceğine dair o kuvvetli duyguyu. yıldızların çokluğuna bakarım denizdeki kum taneleri gibi sürüsüne bereket ve hayret ederim karanlığa tutunuşlarına bir çocuğun şaşkın bakan gözlerini taşırım o zamanlar. Sana bakan gözlerim ise her şeyden vazgeçmiş bir sarhoş kadar acınası… Bilincime ekilirken uykunun yorgun tohumları aynı kaderi paylaşırım geceyle, güneşin sıcaklığında yeşerecek sabaha ben özlemi bağrında merhaba derim son demlerinde bu zamanın. Uykuyu soluyan nefesinde sen sabahı beklerken gözlerin kapalı, direnirken gökyüzü siyaha ben yine yüreğime saflığı, zihnime bilgeliği, ömrüme dengeyi doldururum çünkü bilirim ki, geceleri bulduğum bu duygularım gündüzlerimi ancak doyurmama yeter. Ben geceleri kendim olurum gündüzleri takındığım maskenin altında beni huzuruna kabul edişlerine tutkun beni ben gibi sevişlerine hasta olurum… Sen geceler hüzünlüdür dersin ya hep demek ki ben peşinen sevmişim hüznü. Demek ki aşk manasına ermiş yüreğimde. Gece benim en yakınım olur sabah uyandığında sorarsan gece mi diye söylerim yüreğinden bıraktığı selamı, sabahına ışık yaparım.

Başımızın üstünde yer edinenler...