Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

25 Temmuz 2010 Pazar

Sevda "sus"uzluğu


Bugün bir kez daha anladım sevmenin bedeninde küf tutmuş bir alışkanlık olduğunu bugün üzüntülerimin dünya malı kadar geçici ve değersiz olduğunu öğrendim kaygısız cevaplarında ne yazık oysa kalbin sadece bedenine bir nefes can bahşederken değil en çok ruhuna bir damla sevda üflerken yaşamanın bir anlamı olurdu bilir msin? Nereden bileceksin sen sevdayı bir yemek gibi karın doyurma duygusuyla eşitleyip mutluluğa ulaşmaya çalışırken bir yalana iman etmektesin belki bilerek belki de bilmeden.bugün bir kez daha anladım bir şimal şehrinde özlediğim tek şeyin nemli bir sıcaktan başka bir şey olmadığını.içimde çaresizce boğulan bu duyguyu ölümün pençesinde son nefesinde yakaladım kendime geldiğim yerde gözlerin vardı ben umutsuz bir mahkum bir müebbet suçlu iken bakışlarında,sözlerim bir aşkla boğuşurdu yüreğimde tam peyda oluverecek derken konuşmamızın ortasında masaya gelen bir garson ya da aniden fırlayan bir dilenci çocuk gibi sözlerim içime akar kırmızıda bir süre bekler sonrada ufuktaki bir gemi misali kaybolurdu dudaklarımda; oysa o kaybolup giden gemide söyleyemediğim şey bakışlarının yazdığı cümlelerde fark ettiğim bir garip istiareydi; aslında gözlerini hep göçmen kuşlara benzetirdim gideceğin yeri bile bilmeden uçardın denizler üstünde sende sıcağa özlemliydin belki ama senin özlemin kavruk tenleri yakardı susuz yüreklere derman olamazdı asla. Geceleri sana benzetirim hep ağızlarına kilit vurulmuş karanlık derin bir suskunluk sanki ezelden esirgenmiş senden sözlerin mabedi bu dil. Öyle bir karanlık o karanlığını seven yıldızlardan bile habersiz… oysa nefes gibidir bende sözler damarlarımdaki kanı kalbime hızlıca pompalayan iffetsiz bir kahpe gibi kıvrılır nazlanır giriverir koynuma bazen silah gibi tek kurşunu başka bir alemin kapısı…susmak sevgilim, sanarsın ki en iyi cevap belki sabrın tek kalkanı belki de kadere emanet bir eylem gibi görünsede eylemsizliğin ta kendisi daha çok da çaresizliktir aslında, kabullenmek her şeyi ,haklıyken haksız olmak gibi ya da boşvermişlik içinde bir tutam umursamazlık… oysa başka bir dünyamız olmalıydı bizim gözlerimiz susarken sadece yüreklerimiz sevişmeliydi ama o dudaklar aşkı fısıldamalı bizi yaşatmalıydı hep seninle var ettiğim ömrüme bir destan yazmalıydı.
Gizem GÜZEY

Hiç yorum yok:

Başımızın üstünde yer edinenler...