Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

22 Eylül 2010 Çarşamba

"Yalan"

Peşimdeydi uzun zamandır, nicedir takipte… Zaman aktığı yerde yorgun ben dizlerimin üstünde bitkin perişan bir yalana yataklık etmek suçum ve giydiğim hüküm süresiz, vicdana acı çekmeye mahkum. Korkak bir bedende ne kadar sakladımsa yalanı seni de öyle sakladım çaresiz yüreğimde el nasıl yetişmezse zor zamanda imdada nasıl dönerse yollar çıkmaza nasıl gelirsen Azrail ile son randevuna ve nasıl bir eşiğinde tek ayağının üzerindeysen kararın saatler içinde dakikalar dakikalar içinde saniyeler nasıl atlı bir süvari olup hızıyla yarışıyorsa rüzgarın ya öleceksin ya kalacaksın da titriyorsa bedenin terk ediyorsa aynı hızda damarlarını kan ve beyninde bir patlama vuruyorsa şakaklarına seni kaybetmek korkusunda buluşuyorsa aklım ve kalbim yalana sarılırım denize düştüğümde bir yılana sarıldığım gibi. Bedeli ebedi bir ipte yürümekse ve düştüğümde alevler kucaklayacaksa bedenimi razı gelirim bir gece kaderime geldiğin gibi çaresiz. Ne geri kaçabilirim, arkama bakmadan yürüyebilirim geldiğim yolları yeniden ne de sana varabilirim koşar adım saygısız ve duyarsız. Bir elveda peyda olmaz, suskun dudaklarım bir vazgeçiş adanmaz yaşanmamış bu sevdaya. sen susuzluğuna çaresin kuruyan bir vücudun sen hayallere eş değer sen beklenen özlenen sen hep bir yerlerde aradığım fakat bulmaktan korktuğum şimdi bu kadar yakınımda kalbini dinlemek toprağına akmak bir nehir gibi ve bir bebek hasretiyle doğurmak sevdayı hem bu kadar basit hem de bu kadar zor işte. Sen hayallerimde uçan bir dileğin avcısı avuçlarında sımsıkı tutarken bir sevdayı sana, gözlerine bakarken susmak bu kadar zor işte. En büyük erdem vicdanımı dinlemekti en büyük erdem fedakarlıktı en büyük erdem yalandan vazgeçip yokluğunu göze almaktı en büyük erdemdi tek bir doğrunun içinde yeşeren yalanın kanayan dudaklarımdan bahçene dökülmesi sonbaharda dökülen yapraklar gibi acı verici biraz ürkek biraz tedirgin. tedirginlik üşütür insanı ama sensizliği göze almak kadar soğuk olmaz gecelerde düşünceler. Bir kürek kazmaz mezarı bir katilsen ellerinde kan tırnaklarında topraklar yatar bir masumiyetten arda kalan. Yalanın üzerini örter toprak saklanır sessizlikte bekler gün yüzüne çıkacağı sabahı benim kabuslarımı beklediğim gibi; ama sen bu kadar gerçekken ve bu kadar bendeyken yüreğim varamazdı ihanete her şey göze alınmışken ve bir ok gerilmişken yayında ve ben hafızamın en derinlerine seni çizerken bir daha göremeyeceğimin umuduyla en büyük ödüldün sen ve varlığındı beni terk etmeyen varlığındı beni bekleyen ve beni özleyen.

1 yorum:

Erdem dedi ki...

çok derin çok manalı kimisi için çok acıklı...

Başımızın üstünde yer edinenler...